skip to Main Content

Yazacak Konu Bulamıyorsan Renkli Prezervatif Yöntemini Dene!

Blog yazarlarının (hatta tüm yazarların) kronik “konu bulma sorunu” olduğunu biliyorum. İçinizden “yazacak ne kaldı yahu?” diyor olabilirsiniz… Ya da “yazmak istiyorum ama yazacak konu bulamıyorum” diyor musunuz? Öyleyse bu sayfayı da boş bir yazı olmaktan kurtaracak 6 yöntemi keşfettiğimi müjdelemek isterim.

blog için konu bulma

Yöntem 1- Klavyeniz iktidarsızlık mı yaşıyor? Hiç sorun değil! Silitbenk ile… şaka şaka konumuz şu:

Konu Bulma Sorunu ve Çözümü

 

1- Peluş Kelepçe Kullan:

pembeHani belediye otobüsünde ya da metroda kafamızı yağlı cama dayadığımız o anlarda mükemmel fikirler buluruz ya… Heh! işte tam o anda akıllı telefonunuzu çıkarıp not defteri kısmına fikirlerinizi yeniden hatırlamanıza yardımcı olacak kısa notlar ekleyin. Bu davranış size ne kazandırır? Akşam bilgisayar başına oturduğunuzda “bugün otobüste aklıma ne gelmişti?” sorusunu ortadan kaldırırsınız. Dahası da var: Konuya ilişkin can alıcı cümlelerinizi o anda not aldığınız için konuyu en iyi şekilde dile getirmenin kolaylığını yaşarsınız. Olmadık anlarda aklınıza gelen güzel cümleleri not defterinize kelepçeleyin 😉

 

2- Copy-Paste Yok; Reading-Paste Var!

turkuazKonu bulma sorununu ortadan kaldırmanın bilinen en iyi yöntemi okumaktır. Bol bol kitap okumalı, dergi, gazete ve blogları kurcalamalıyız. Okudukça göreceğiz ki yazacak birçok konu var ve bizim düşüncelerimizle kaleme alınmamış konular da bizi bekliyor. O halde oku ve yapıştır 😉

 

 

 

3- Bu Yola Nasıl Düştüğünü Anlat:

kırmızıİnsanın yazma isteğini kırbaçlayan en önemli faktör tecrübedir. Anılarınızı yazmaya kalksanız 365xYaşınız kadar konu bulmanız olasıdır. Bu kadar seçenek arasından kayda değer içerikler çıkarabilmek ise işin püf noktasıdır. Bu güne kadar ders aldığınız hayat hikayelerinizi şöyle bir gözden geçirin derim. İşinizle ilgili olabilir, sosyal yaşamınızla ilgili olabilir, efendim sana söyleyeyim (kısaca: efensasim) bizzat blog konunuzla ilgili bir anı olabilir. Mesela ben maaşlı işimi bırakıp sadece yazarlık yapmayı düşünüyordum ama bir yandan da “iş dünyası ile ilgili” yazdığımı hatırladım. Piyasadan çekilirsem yazacak konu bulmak daha da zor olabilir mi? Gerçi o zaman da bir freelancerın iş hayatı temalı yazılar paylaşabilirim. Sanırım ben de, siz de farkındasınız ki yazmak istedikten sonra her olayı içeriğe dönüştürebiliyoruz. O halde yaşanmışlıkları ve yaşanacakları derleme vakti gelmiştir.

 

4- Fuckbody’ne Sor:

yeşilBirbirinizin beynini becerdiğiniz yakın arkadaşlarınız vardır. Hangi alanda içerik üretiyorsanız o konu üzerine arkadaşlarınızla sohbet edin. Sohbet esnasında karşı tarafın üzerinde durduğu detaylar veya merak ettiği konular daha önce kaleme almadığınız bir yerden gelebilir. Hemen not edin ve sonrasında arkadaşınızın soru işaretini giderecek bir blog yazın. Göreceksiniz ki o sorunun cevabını sadece arkadaşınız merak etmemiş. Mesela kuzenim network marketing hakkında düşüncelerimi merak ettiğinde kendisinden biraz zaman istedim. Anlatacağım o kadar çok şey vardı ki konuyu toparlayamam ve etkisi kaybolur diye kuzenimin sorusuna yazılı cevap vermeyi tercih etmiştim. Kuzenimin sorusuna cevaben kaleme aldığım ilk network marketing konusunu bloğumda yayınladıktan sonra yüzlerce yorum geldiğini gördüm. Sanırım bu konuda soru işaretleriyle boğuşan tek kişi kuzenim değilmiş 😉

 

5- “Sus Ve Okumaya Devam Et” Demekten Çekinme:

morGündelik yaşantınızda sık sık bilginize başvurulan konular muhakkak vardır. Mesela “sen bu telefon işlerinden anlıyorsun, benim bağlantı ayarlarıma bir bakar mısın?” şeklinde yardımınıza başvuran insanlar olmuştur. Ya da “sen bilirsin, şu kitabı nerede bulabilirim?” cümlesi size tanıdık geldi mi? Peki ya “Yarın şöyle bir yere davetliyim, nasıl giyinmem uygun olur?” cümlesi bir yerlerden tanıdık geliyor mu? Örnekler çoğaltılabilir… Düşündüğünüz zaman sizin de S.S.S (Sıkça Sorulan Sorular) listeniz vardır. E ne duruyorsun arkadaşım, hemen soruların cevabını kaleme al! Tahmin ediyorum ki sen de en iyi bildiğin konularda blog yazıyorsun ve sana sıkça sorulanlar en iyi bildiğin konularla ilgilidir. Şuan ben bu paragrafı yazarken son zamanlarda CV hazırlamak isteyen herkesin benden yardım istediğini hatırladım ve CV hazırlama teknikleriyle ilgili yazılarıma bir yenisini daha eklemeli miyim diye düşünmeye başladım 😉

 

6- Konular Üzerinde Kamasutra Dene:

turuncu“Şunu da yazabilirim ama muadili çok… İnsanlar benzer konuları okumaktan sıkılmış olmalı” diyorsan misyoner pozisyonundan vazgeç? Al o konuyu amuda kaldır mesela…

Yani “ürün farklılaştırmaya git” demek istiyorum. Renkli prezervatifi bulan adam gibi ol. “Yahu bunun şeffafı var zaten!” deme bak renkliler de epey satıyor. Yine top bana dönecek ama itiraf etmeliyim ki ben de bu yazıyı kimsenin bilmediği konuları ele almak üzere yazmadım. Yazacak konu bulma teknikleri üzerine yüzlerce blog okumanız mümkün fakat ben biraz daha seyri keyifli hale getirip zaping yapmanızı engellemek için konu üzerinde kamasutra denedim. Belki de “konu bulma” ile ilgili sonuna kadar okuduğunuz tek sayfa budur. Olabilir mi? İyi düşünün ve bu yazının altına ayıp yorumlar fısıldayın 🙂

YORUMLARINIZI BEKLİYORUM
Bünyamin Kapıcıoğlu | Hipnotik Metin Yazarı

 

34 Yorum
  1. Prezervatif bulsak da, kullanacak ortam bulamıyoruz! 🙂 Tabi ki bu da bir bahane ve kesinlikle geçerli değil. Aslında blogger olabilmenin en temel etkeni okumak, okumak ve okumak. Okumayan insan yazamıyor, ortalama 150 kelime ile konuşan bir toplumuz! Daha konuşamazken, yazmak ne haddimize! Bak şimdi aklıma geldi bu konuda bir şeyler yazabilirim bloğuma 😀 Birde bloguma mı, yoksa bloğuma mı?

    1. Bildiğim kadarıyla doğrusu: bloğuma (yumuşak g ile) fakat bu durum biraz tartışmalı. Türkçe’de ünsüz yumuşaması p,ç,t,k harflerinin b,c,d,g,ğ hafrlerine dönüşmesi ile gerçekleşir. Bazen g harfinin de ğ harfine dönüştüğü gözlemlense de bazı kaynaklarda bu belirtilir bazılarında belirtilmez. Yani dil kurallarımıza göre g’nin ğ’ye dönüşmesi doğru mu açıkçası bilmiyorum. Okunduğu gibi yazılan bir dile sahip olduğumuza göre “bloğu” şeklinde yazmayı uygun görüyorum

    2. Türkçe okunduğu gibi yazılan bir dil değildir. Örneğin; ‘gideceğim’ sözü ‘gidiceem’ diye okunur. Diksiyona dikkat edildiğinde bu şekilde söylenmesi gerekir.

      1. “Gideceğim” kelimesinin diksiyona uygun olabilmesi için “gidiceem” şeklinde okunması gerektiğini mi iddia ediyorsunuz? Bence yanılıyorsunuz.

  2. Yazının başlığı bana Seth Godin Mor İnek kitabını hatırlattı. Farklılaşmak kavramını göz önüne alarak makalenizle kitabı ortak bir nokta da gördüm. Yine ufuk açıcı bir yazı emeğinize sağlık 🙂

    1. Bu kitabın adı her yerde karşıma çıksa da, sık sık tavsiye alsam da yıllardır bir çok kitap eskittim halen daha mor ineği okumadım. Sanırım bu yazımda tavsiye ettiğim oku-yapıştır yöntemi için mor inek de er yada geç okunmalı.

      1. Ciddi mana da şaşırdım bu kitabı okumamış olmanıza, bende uzun yıllar okuma fırsatı bulamayıp yakın zamanda okudum. Kitaba nasıl başlayıp bitirdim bilmiyorum, gerçekten best seller olmayı haketmiş müthiş bir kitap. Umarım en kısa sürede okuma fırsatınız olur.

  3. Harikasın, burda bahsettiğin bir kaç yöntemi uygulyor olsam da önerilerin bir demet şeklinde ve konu başlıklı olunca ilgi çekici ve yazım tarzın okundurtucuydu (ne demekse?) Ben sana yeni bir konu gibi görünecek bir sorunumu yazayım:
    3 blogum var, hepsini bir araya toplayacak bir konseptde buldum ve kısmetse birara 3ü1 arada blog yapıp, sunacağım! Konu bulma konusunda da pek sıkıntı çekmiyorum. Face gurupları ve çevremdeki arkadaş ve müşteri(ben de müşteriye hasta deniyor ) gelen sorularla 3 ayrı konu başlığı ile bolluk içindeyim. Ancak! Şimdi benim sorum geliiyor: Hevesimi kaybettim diyemem yazmak çocukluğumdan beri yaptığım bir eylem. Ama içimden yazmak gelse de şu sıralar konsantre olamıyorum. bir sürü taslak şeklinde yazı kaydettim ve tamamlamak için kendimi yorgun hissediyorum. neler oluyor bana HIZLI ADAM?

    Sevgiler,
    https://www.facebook.com/soloebeveyn/

    1. Konu başlıkları bulmak ayrı, o konuda birikmiş tecrübelere sahip olmak ayrı. Konsantre olamayışınızın iki sebebi olabilir (öyle düşünüyorum)

      1- Yazacağınız konuda dış kaynaklara sıkça ihtiyaç duyuyor olmak. Bu durum akışkan bir metnin seyrini bozar ve dikkatinizi dağıtır.
      2- Yorgun olmak ve şu makalemdeki durumları yaşıyor olmak> Tükenmişlik Sendromu

  4. Güzel bir makale olmuş. bende çok derdini çekiyorum bu aralar. Konu bulamıyorum ama allahtan blogumda izlediklerim izleyeceklerim bölümünü açmak aklıma geldide sinema sektörü hiç ölmüyor en azından bende film izlemeyi yorumlamayı vs seviyorum sıkıntı kalmıyor 🙂

    1. Mesela benim de en son yapabileceğim işlerden biri odur 🙂 İşte her insan kendi ilgi alanlarına göre bir şeyler üretebiliyor. Yeter ki üretmek istesin 😉

  5. Sanırım dönem dönem her bloggerın başına bu durum geliyor. Benim bu aralar sorunumun konuyu bulsam ve not alsam da bilgisayar başına oturup yazmaya vakit bulamıyorum. Her gün yazma ümidi ile bilgisayar başına oturuyorum aklımda en az 3 konu olsa da 1 tane zorla yazıyorum . Sanırım gerçek hayattaki iş yoğunluğu ile yazmak zorlaşıyor. bu tür bir durumda siz nasıl bir yol izlerdiniz?

    1. Maalesef zaman problemi beni de çok kez zor durumda bıraktı ve geceleri uykusuz kalmama sebep oldu. Çözümü iş değişikliği yaparak buldum 🙂 Tabi herkesin bu tip imkanları olmayacağını ve böyle radikal kararlar almak istemeyeceğini biliyorum. Zamansızlığa çözüm yok ama şunu önerebilirim: Sırf güncel kalmak için içerik oluşturmamalı. Gerçekten kayda değer bir şeyler çıkacaksa yazmalı. Aksi halde sıkıcı bir yazı, sitede kalma süresini düşürerek google gözünde itibar kaybetmemize sebep oluyor. Takipçileri de küstürme olasılığı var tabi. Bu yüzden gerçekten okunmaya değer, en iyi fikirleri kaleme almaktan yanayım

  6. Bir öneri de benden olsun. Söz sözü açar şeklinde bir laf var. Buna konunun konuyu açması da diyebiliriz. Bazen yazılarımı hazırlarken konu içerisinde geçen bir ifade ya da konu parçacığının genişletildiğinde yeni bir konu olabileceğini fark ediyorum. Örneğin asıl yazım içerisinde bir şekilde “pareto analizi” ne değinmiş oluyorum. Bir anda Pareto Analizi’ ni temel alan bir yazı yazılabileceği fikri oluşuyor bende. Tabi bu sadece basit bir örnek. “Etkili şekilde öğrenme” konusunu irdelediğim başka bir araştırmada “öğrenme güçlüğü” konusu kendisini gösterdi. Bu noktada sizin de belirttiğiniz gibi yanımızda bir not alma aracı mutlaka olmalı diye düşünüyorum.

  7. Hocam yine bir muhteşem yazınız ile karşılaştım. Hep sorunlarıma tercüman oluyorsunuz ve her yazınızda motivasyon buluyorum. 3 yıldır blog yazıyorum ama böylesine bir blogun aramızda olması da mutluluk veriyor. Her okuduğum yazınıza yorum yapmadan çıkamıyorum çünkü bir emek var burada bir vakit harcanmış bende desteğimi ancak yorum atarak gösteriyorum. Çalışmalarınızı takip etmekle kalmayacağım çevremdeki arkadaşlarımı da davet edeceğim. Size çok teşekkür ediyorum sağlıcakla kalın Bünyamin bey

    1. Bu yazıya gelen yorumların hepsi samimi ve kaliteli yorumlar. Bu yüzden hepsine cevap vermeye çalıştım ama itiraf etmeliyim: cevap vermediğim yorumlar da var. Mesela, sırf backlink almak için yapılan yorumlar var. Bilirsiniz işte, “çok güzel bir paylaşım teşekkürler” şeklinde yorumların niyeti bellidir. (İstisnalar hariç).

      Teşekkür ederim @Hakan UYSAL

  8. Yazacak konu bulamadığım bugünlerde tokat gibi bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık. Şimdi biraz yazacak konu bulmam gerekiyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yeni yorumları e-posta aracılığıyla bana bildir. Ayrıca yorum yapmadan da abone olabilirsiniz.

Back To Top