skip to Main Content

Çaresizlerin Falında 3 Vakte Kadar Zengin Olmak Yazar

Tamam biliyorum zenginliğin bir çok anlamı var. Bilgi zenginliği, kültürel zenginlik, manevi zenginlik vs. Ama şuanda edebiyat bloğunda değilsiniz. Ben direk hayatın gerçeği olan paradan ve maddi zenginlikten bahsediyorum. Arka sıralardan “Herşey para değil” gibi fısıldanmalar duyuyorum. Evladım çık dışarı!

Hiiiç boşuna minibüsçü edebiyatları yapmayın. Eğer şuan HızlıAdam.Com’da içerik okuyorsanız muhtemelen gelirinizi arttıracak bir takım yöntemleri merak etmiş olmalısınız. Başka türlü google bana adam göndermez. Merak etme para kazanmayı seven adama karşı benim hiç ön yargım yoktur. Parayı sevmek, aslında çalışmayı sevmektir. Herkes bilir: “Bedava peynir sadece fare kapanında olur”

Çalışmayı seven adamı sevmek ile parayı seven adamı sevmek aynı şeydir aslında. Farklı olan: Para için karakterinden taviz veren tiplerdir. Biz onları bu yazıda konu almayacağız bile. Tek derdimiz daha çok çalışıp daha çok kazanmak. Birbirimize karşı dürüst olabilmeyi başardıysak soruyorum?

Daha çok paraya mı ihtiyacın var? Şuanki maddi durum tatmin etmiyor mu? Yoksa yapacak hiçbirşey kalmadı mı? Ne! Çaresiz misin?

Süper. Tam kıvama gelmişsin demektir. Sana bir sır vereyim:
daha çok kazanmak

“Çaresizlik En Büyük Güçtür”
[En İyi Ticaret Kendini Satmaktır] İsimli e-kitabımdan Sayfa 22-25

Sahip olduklarımızla yetinemiyor ve daha fazlasına ihtiyaç duyuyorsak biran önce aksiyon almamız icap eder. Cümleyi tekrar okumanızı rica ediyorum. Evet evet sizi harekete geçirmek istiyorum. Çaresizlik mükemmel bir güçtür. Bakın daha birinci cümleden kımıldanmaya teşvik ediyor.

İçinde bulunduğumuz şartlardan şikayetçi olmamamız gerektiğini biliyoruz artık. Öyleyse çözüm önerisini tartışalım:

Geliriniz giderleri karşılamıyor mu? Ne yaparsanız yapın insanlar sizi anlamıyor mu? Birtürlü kendinizi ifade edemiyor musunuz? Ne yaparsanız yapın hayalini kurduğunuz otomobili alamıyor musunuz? Matematik veya Türkçe sınavını birtürlü geçemediniz mi?

Kendinizi bu konularda veya herhangi birinde çaresiz hissediyor olabilirsiniz. Özelinizi bilmediğim için örnekleri sınırlandırıyorum. Kendinizi çaresiz hissettiğiniz noktalarda aslında çaresizliğe yüklediğiniz anlamlar önünüze set koyuyor olabilir.

Örneğin, insanların sizi anlamadığını düşünüyorsanız aslında “kendimi nasıl anlatamam” konusuna çok hakimsiniz. Çaresizliği dışsal etkilere yorumlamak yerine içsel sebepler üzerinde yoğunlaşmak etkili bir çözüm olabilir. Bu zamana kadar kendinizi ifade etmeye çalışmış fakat başarılı olamamışsanız birçok şıkkı elediniz demektir. Deneme yanılma yönteminde yoğunlaşın:

“Ben kendimi ifade edemiyorum” demek kabullenmektir. Aksine “Kendimi nasıl ifade edebilirim?” sorusuna cevap arayın.

Matematik sınavını geçemediyseniz bunun iki nedeni olabilir.

1- Çok çalıştım fakat sorular çok zordu. Ben bu dersi asla geçemem

2- Sorular zor değildi fakat yeterince çalışmamıştım. Birdahaki sefere daha çok çalışmam gerektiğini biliyorum.

Birinci düşünce sizi öğrenilmiş çaresizliğe mahkum eder. İkinci düşünce ise öğrenilmiş çaresizlikten alıkoyar. Geliriniz size yetmiyorsa daha iyi gelir sağlayacak işleri araştırın. Bunun yerine harcamaları kısmak da çözüm sayılabilir. Neticede çaresizlik aslında bakıç açısıyla alakalıdır.

Normalde çözümleri erteleme şansına sahibiz. Çaresiz olduğumuzu düşündüğümüz anda ise artık ertelemekten vazgeçmek zorundayız. Tam da şimdi çözüm üzerinde odaklanmış durumdayız. Artık harekete geçmenizi sağlayan bir güce sahipsiniz. Çaresizlik.

Martin Seligman’ın liderliğinde arkadaşlarıyla yaptığı araştırma ve deneyler çaresizliği beyinde algılanma şekillerine göre sınıflandırmıştır. Yine konuya destek verebilecek bir kitapdan bahsetmek isterim.

“Peynirimi Kim Kaptı” Yazar: Dr. Spencer Johnson

Kitapta değişime karşı direnmemek gerektiği ve sürekli fikirlerimiz için oturup düşüneceğimize, bir an önce bir yerlerden başlamız gerektiğine değinilmiş. Diğer bir deyişle: koşarken düşünmemiz gerektiği anlatılıyor.

Birçok Kez Çaresiz Kaldığımı Düşündüğüm Anda Çıkış Yolu Buldum:

Genelde var olandan daha iyisini elde ettim. İstediğim bir nesneye veya duyguya ulaşamadığımda alternatiflerimi ararım. X firmada aldığım maaş beni tatmin etmez olduğunda aslında daha çok kazanabileceğim işlerin olduğunu fark etmiş oldum. Beni bu araştırmaya iten güç çaresizliğimi hissetmeye başlamadığımda belirmişti.

Y firmasında çalışmaya başladım. Bir süre sonra Y firmasının ilk arabamı satın almaya yeterli olmadığını fark etmek çok üzücüydü. Hayalini kurduğum otomobili almak istiyordum. “Asla o otomobili alamam” demedim. Mevcut işimle bu otomobili alamıyorsam ne yapmalıyım diye araştırdım. İşimi seviyordum. Herşey yolunda giderken ve kariyer basamaklarını tırmanırken işimi bırakamazdım. Hayalini kurduğum otomobili nasıl alırım sorusuna uzun süre yanıt bulamadım. Zaman konusunda problem yaşıyordum.

Bir süre sonra farklı nedenlerden dolayı işten ayrılmak zorunda kaldım. Artık önceliğim otomobil değil geçim derdi olmuştu. O güne kadar daha fazla kazanabileceğim bir işi araştırmıyordum. Elimdekinin mevcut zamanda en iyisi olduğunu zannediyordum. Çünkü en son çalıştığım Y firması, eski çalıştığım X firmasına göre daha iyi şartlar sunuyordu.

Bir ay boyunca işsiz kalınca yaşadığım ili terk ettim. Çünkü bana göre başka çarem kalmamıştı. ÇARESİZDİM.

Velhasıl: İstanbul’da çok kısa sürede iş buldum. Yeni işim (Z Firması) sayesinde hayalini kurduğum otomobilden daha pahalı bir otomobile sahip oldum. Yeni bir düzen kurdum. Yenilik bana iyi geldi ve daha huzurlu hissetmeye başladım. Bunu yaptıran güç çaresizlikti.

Eğer ikinci işimi kaybetmemiş olsaydım üçüncü ve daha iyi şartlara sahip Z firmasıyla tanışmamış olacaktım. Sürekli iş değişikliğini tasvip etmiyorum. Fakat çaresiz kaldığınızı düşündüğünüz anlarda çıkış yolları olabileceğini hatırlatmak istedim. Sonuçların iyi olması bana çaresizliğin gücünü kanıtladı.

“Kapanan her kapı yeni açılacak kapıyı işaret eder. Dolayısıyla çaresiz değiliz. Daha iyisi için hazırız sadece”

Bu arada henüz zengin değilim. Fakat pozitif yönde ivme aldığım matematiksel olarak kanıtlanabilir:) 3 vakte kadar inşallah 🙂

Bünyamin Kapıcıoğlu | HizliAdam.com (Rekabet Hız İster)

12 Yorum
  1. Yazıda değindiğiniz gibi bazen çaresizlik daha cesur kararlar alabilmek için iyi bir fırsat olarak karşımıza çıkıyor. Her şey bakış açısında bitiyor bence, olumsuzlukları avantaja çevirmeyi bilmeliyiz.

    1. 🙂 Okadar uzun makaleyi bir cümle ile özetleyerek oturup düşünmemi sağladınız. Komple yazıyı silip altına bu sözü yazsam neredeyse aynı şeyi anlatmış olurum heralde 🙂 Yorum için teşekkür ederim üstadım

  2. Çaresizlik bazen itici güç olabilir. Köşeye sıkışan kedi köpekleri bile korkutur.
    Kışkırtıcı bir yazı yazmışsınız hocam.
    tebrikler

  3. Çaresiz kalınmadan hiç bir şeye cesaret edemiyor insan. y firmasından kendi isteğinizle mi ayrıldınız bilmiyorum ama ayrılmasanız şehir değiştirme riskini almazdınız büyük ihtimalle. İşimden memnun değilim ama öylece bırakıp gitmeye cesaret edemiyorum. Başka seçenek de bulamayınca çaresiz devam ediyorsunuz işte 🙁

    1. Merhaba Hilal hanım,
      Y işinden kendi isteğimle ayrıldım ama beni o işe zincirle bağlasalar duramayacak duruma geldiğimde vermiştim o kararı. Eğer düzgün hazırlanmış bir cv’niz varsa ve mülakatlarda kendinizi rahat ifade edebileceğinizi düşünüyorsanız sevmediğiniz işi hemen terk edin bence. Gerçi nerede yaşadığınız da önemli. Istanbulda işsiz kalmak veya alternatif BULAMAMAK gerçekten meziyettir 🙂

      Anlık ekonominiz sizi 1 ay idare edebilecekse sevmediğiniz bir işte dirsek çürütmemeniz gerektiği düşüncesindeyim. Veya çalışmaya devam ederken de alternatiflerinizi araştırabilirsiniz. Hayırlısı olur inşallah

  4. Yazınıza tamamen katılıyorum. Hayatta tetikleyici bir şeyler olmadan mevcut durumumuz değişsin istemiyoruz. Alışkanlıklarımızı değiştirmek oldukça zor. Yalnızca para ve iş konularında değil hayatın genelinde geçerli olan bir şey bu. Şu an olduğumuz noktaya gelmemizde yaşanan çaresizliklerin çok etkisi olmuştur. Hayatta daha kötü ne olabilir ki dediğimiz anlarda belki de daha iyiye yol almaya başlıyoruz artık.

    1. Tabi ki sadece iş ve para konusunda değil. Sabahları alarmı erteleme davranışımız bile alışkanlıklarımızdan kaynaklanıyor. O yüzden varmamız gereken noktaya tam dakikasında varıyoruz. Erkenden orada olamıyoruz 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yeni yorumları e-posta aracılığıyla bana bildir. Ayrıca yorum yapmadan da abone olabilirsiniz.

Back To Top