skip to Main Content

Kitap Yazmak Yerine Blog Yazdım Hayatım Değişti

Kitap yazmakblog yazmak veya daha genel tanımlamak gerekirse yazar olmak isteyenlerin muhakkak okuması gereken bir deneyim yazısı hazırladım.

Yazar olmak isteyenler için bir nevi yol haritası niteliğinde olan bu hikayemi pür dikkat okursanız, bundan böyle “çöllerde kutup ayıları ile karşılaşır mıyım?” endişesinden kurtulabilirsiniz.

Hatta belki de pencereyi açıp oturduğunuz şehre “seni yeneceğim İstanbul!” şeklinde haykırabilirsiniz. 🙂 Söz veriyorum! En azından profesyonel anlamda yazar olmanın ve bu işi meslek edinmenin çok net (işe yaramış) yöntemlerinden birini okumuş olacaksınız.

Yıllar önce (2011 yılında) kitap yazmaya karar vermiş ve kitap yazma hakkında hiçbir araştırma yapmadan harekete geçmiştim. Çünkü hemen başlamazsam aşağıdaki soruların kafamı karıştıracağını biliyordum.

İlk Kez Kitap Yazacak Olanların Genellikle Cevap Aradığı Soruları Buldum

  • Kitap nasıl yazılır, metot bilmek gerekir mi?
  • Yaratıcı yazarlık kursu veya benzer kurslara gitmeli miyim?
  • Kitabım kaç sayfa olmalı?
  • Kitap yazma maliyeti nedir?
  • Kitap yazarak ne kadar para kazanılır? (Özellikle de tek işimiz bu olsun istiyorsak, kitap yazmak ne kadar kazandırır bilmek isteriz değil mi?)
  • Kitap yazmak için gerekenler neler?
  • Kitabımı nasıl tanıtabilirim?
  • Kitap bastırmak için nereyle, kiminle görüşmeliyim?

Yukarıdaki soruları ben de düşünmüştüm. Yani, kitabın yazımından basımına, basımından tanıtımına, pazarlanmasından satışına kadar bir çok süreçten geçecektim. Bu süreçleri araştırmak veya çözüm aramak kitap yazmaya başlamamı geciktirecek ve belki de ertelememe sebep olacaktı. Fakat ben buna müsaade etmedim.

Yazarı Spencer Johnson olan “Peynirimi kim kaptı?” isimli kitabı yeni bitirmiştim ki oradan aldığım gazla direkt yeni word dosyası açıp yazmaya başladım. Kitabın konusu da pazarlama teknikleri ve kişinin kendini pazarlayabilmesiydi. Şu an bir roman yazmaktayım o ayrı.

Satış ve pazarlama konulu kitabım için A4 ile görselsiz toplam 80 küsür sayfa yazdığımda yıl 2012 olmuştu. A4 ile 80 sayfa, yaklaşık 120 kitap sayfası (A5) eder.

Artık bastırmak istediğim kitap hakkında eleştiri, yorum ve çeşitli geri bildirimlere ihtiyacım vardı çünkü konuyu toparlayıp kitabı bitirmek üzereydim. Yaşça olgun ve kariyerinde iyi yerlere gelmiş iş arkadaşlarımdan (bölge müdürü, eğitim sorumlusu vs) kitabımı okuyup yorum yapmalarını istedim. Aldığım geri bildirimler çok mutlu ediciydi. Hem “bu kadarını beklemiyordum” şeklinde itiraflar hem de “sen çok iyi yerlere geleceksin” şeklinde motive edici yorumlar aldım. Tüm bunlar, henüz basılmamış ve bitmemiş kitabımın o insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi işaret ediyordu.

Derhal yayınevi araştırmaya başladım. Kitap bastırıp yayınlatmak için neler gerekiyor bilmiyordum. Tek bildiğim okumaya değer bir kitap yazmış olmamdı. Bundan emindim. Yukarıda maddeler halinde bahsettiğim soruları araştırmaya başlamıştım. Kitap yayınlatmak hakkında araştırma yaptıkça şunu fark ediyordum:

Kitap yazmak ve kitabı yayınlatmak işin en kolay kısmıymış. Yeteneğin varsa yazıyorsun, paran varsa bir yayınevi ile anlaşıp anında kitabı bastırabiliyorsun.

Peki ya sonra?

  • Kitabın pazarlanması nasıl olacak?
  • Acaba kitap satılacak mı?
  • Harcadığım paraya ve emeğe değecek mi?
  • Arama motorlarına Bünyamin Kapıcıoğlu yazınca hiçbir şey çıkmıyordu. Kimse beni tanımıyordu. Dolayısıyla, insanlar kitabımı satın alacak mı?
  • Neden alsınlar?
  • Hangi yayınevi  ile anlaşmalıyım?
  • Yoksa kitabım raflarda tozlanıp beni yazarlığa küstürecek mi?

Tüm bu sorular uykularımı kaçıracak boyuta gelmişti. Sonra yıllardır ilgilenmediğim blog siteme halen daha günde 50-100 kişinin girdiğini hatırladım. Hemen bir strateji oluşturdum. Oluşturduğum strateji basitti.

Şöyle:

Niş konulu bir blog açacaktım. Tabi ki blog konusu pazarlama ve kariyer edinme üzerine olacaktı çünkü kitabıma paralel bir konu bulmalı ve kitabın ilgi görüp görmeyeceğini test etmeliydim. Eğer test olumlu sonuçlar verirse bir miktar sabit takipçiye ulaşacağım da kesindi. Yani, yazılarım ilgi görürse mail abonelerim, sosyal medya takipçilerim olacaktı. Bununla birlikte, hiçbir alarm sistemi oluşturmayan sadakatli ziyaretçilerim ve adımı anımsayan insanlar (marka bilinirliği gibi düşünün) olacaktı.

Bir insanın blog sitemi takip etmesinin, yazılarımı beğenmek dışında başka ne sebebi olabilir ki? Kısacası yazar kimliğimle “topluluk oluşturma” işini gerçekleştirecektim.

Peki topluluk oluşturmanın, yani takipçi edinme veya isim bilinirliği sağlamanın bana ne faydası olacaktı?

Topluluk oluşturmayı başarabilirsek ilk kitabımızı okumak veya satın almak isteyecek bir miktar gönüllüye de ulaşmış oluruz değil mi? Üstelik sadece kitap değil, blog, şarkı sözü, reklam senaryosu gibi aklınıza gelebilecek birçok alanda, yaptığınız işin ilk alıcıları hazır oluyor. Alıcı dediğim de sizin yazılarınızı seven ve sizi bu yüzden takip eden okurlar veya firmalardır.

Benim yazar olma yolculuğum böyle başladı ve sonra kapı kapıyı açtı.

Önce Blog Yazarı Oldum ve Sonra Bakın Neler Oldu?

kitap ve blog yazmak

Hiçbir maddi karşılık beklemeden, bir çok insanın gelir potansiyeline olumlu etki edecek benzersiz yazılar paylaştım. Bugüne dek paylaştığım yazılardan 3-4 adet kitap çıkabilirdi ancak hiç tanınmayan bir yazarın kitapları ne kadar okunurdu muamma. O yüzden tüm bu kaynakları, tamamen ücretsiz paylaşarak insanlara faydalı olmaya, bunu yaparken de yazar kimliğimle tanınmaya çalıştım.

Bu blogda deneyimlerimi paylaşmaya başladığımda günlük 5-10 ziyaretçim var ya da yoktu. Bir süre böyle çok az ziyaretçi ile yazmaya devam ettim. Google’ın beni fark etmesi, blog yazılarıma değer vermesi ve arama sonuçlarında bir nebze bulunabilir yerlere koyması 6 ay sürdü.

6. aydan 1. yıla kadar günlük ziyaretçi sayım 800’lere çıktı. O zamanlar bu rakam beni mest ediyor, karnına masaj yapılan kedi gibi sırt üstü şıltanmamı sağlıyordu. Bu rakam yükselmeye devam etti ve günlük 2500 yeni ziyaretçilere kadar yükseldi. Aslında ziyaretçinin sayıca çok olmasından ziyade nitelikli olması daha önemliydi.

Neden mi?

Bu blog sayesinde, başta firmaların pazarlama departmanlarında yöneticilik veya içerik üretimi tarafında yazarlık teklifleri olmak üzere, çok çeşitli iş teklifleri aldım. İlk başlarda gelen teklifler arasından ağırlıklı olarak freelance metin yazarlığı tekliflerini değerlendirdim. Kurumsal firmalara tanıtım yazıları hazırladım. Katalog yazıları, hakkımızda sayfaları, reklam metinleri vs. derken, bir çok alanda iş deneyimi edindim.  İnsanlar, bloğum vasıtasıyla bir şekilde bana ulaşıyordu.

Bloğum tam 3. yılını doldurduğunda mükemmel çalışma şartlarına sahip, tam da hayal ettiğim gibi bir iş teklifi aldım ve istifamı verip gelen teklifi değerlendirmek üzere iş değişikliği yaptım. Şu an ben yazarlık yaptığım firmadan maaş alıyor ve yazdığım blog yazıları sayesinde bu blogdan reklam geliri elde ediyorum. Bloğumun aylık reklam getirisi asgari ücretin üzerinde. Demek ki yazar olarak para kazanmanın (hayatımızı yazar olarak idame ettirmenin) tek yolu kitap yazmak değilmiş 😉 Artık kitap yazmak maddi getirisinden ziyade vizyonumuzu tamamlamaya yönelik bir hamle olur.

İşte, tüm bu imkanları sağlayan araç blog sitem oldu!

Hatta ilk olarak kitap yazma düşüncesiyle başlayan ve adeta bana okul olan blog yazarlığı maceram, profesyonel şarkı sözü yazarlığıyla devam etti. “Profesyonel” kelimesini özellikle vurguluyorum çünkü bu kelime her ne kadar “ustalık” anlamında kullanılsa da esasen birinci anlamı şudur: Bir işi, ücret karşılığında yapabilen kişiye “profesyonel” denir.

Ben her ne kadar bu işleri sevdiğimden yapsam da birilerinin yaptığım işe karşılık bir bedel ödemeyi kabul etmesi hoş bir durum elbette. Aynı zamanda yapılan işin sürdürülebilir olması için önemli bir durum. Aksi halde geçimimi sürdürebilmek için yazarlık dışında başka işler yapmam gerekir ve yazmaya yeterince vakit ayıramamış olurum.

Yazarlık: Blog Yazarlığından Şarkı Sözü Yazarlığına Kadar Geniş Bir Alan Aslında!

Kitabım henüz yayınlanmadı ama konusu açılmışken sözleri bana ait ve yayınlanmış bir şarkıyı paylaşayım.

Beğeni ve yorumlarınızla destek olursanız müteşekkir olurum.

Buraya kadar, blog yazmanın size sunabileceği fırsatlardan bahsetmeye çalıştım. Bununla birlikte, blog sitenizi ziyaret edenlerin sayıca çok olmasından ziyade nitelikli ziyaretçiler olmasının daha önemli olduğunu anlatmaya çalıştım.

O yüzden naçizane önerim: Sırf siteme daha fazla ziyaretçi gelsin düşüncesiyle, her konuda içerik yazmaya kalkmayın. Bir hedef kitleniz olsun ve sizi kimlerin fark etmesini ya da okumasını istiyorsanız o alanda yazın. Edebiyat severler mi, makine mühendisleri mi, satış veya pazarlama konularıyla ilgilenenler mi? Bir yazar olarak kimlere hitap etmek istiyorsunuz?

Burası önemli çünkü sağdan soldan içerik bulup bunları derleyen kişiye yazar denmez; editör denir. Dolayısıyla siz yazar olmak istiyorsanız özgün yazmanızı ve en iyi bildiğiniz konularda içerik üreterek başlamanızı öneririm. Yok ama editör veya sadece blogger olarak kalmak istiyorsanız o zaman başka!

Bu yazıyı rehber olması amacıyla yazdığım için, bizzat kendi deneyimlerimden bahsederek ilerliyorum. Bunların, blog veya kitap yazmak isteyenlere fikir vereceğine inanıyorum.

Peki

Kitap Yazmak Ne Kadar Kazandırır?

kitap yazmak

Buraya kadar şunu çok net ifade etmiş olmalıyım: Yazar olmak için illa bir kitap yazmış olmanız gerekmiyor. Şayet yazarlığı bir meslek olarak ele alacaksanız ve tek işiniz –dolayısıyla tek gelir kaynağınız– bu olacaksa, kitap yazarlığından çok daha kazançlı yazım alanları olduğunu bilmenizi isterim.

Kitap yazmanın bir gelir kapısı olarak görülmemesini öneriyorum. Şahsen ben kitap yazmayı kendimi tamamlama isteği veya duygusal tatmin için istiyorum.

Aynı zamanda “kitap yazmak ne kadar kazandırır?” diye düşünmenin, Türkiye gibi ülkelerde yersiz bir merak olduğunu söyleyebilirim. 13. baskısını satan bir arkadaşımdan biliyorum; değil geçimini sağlamak, harçlıktan öteye gitmiyor kazancı.

Türkiye’de Kitap Yazarak Para Kazanmak, Genellikle Birbirine Zıt İki Durumda Mümkündür:

  1. Eğer bir edebiyat üstadıysanız kazanabilirsiniz. Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Orhan Pamuk gibi çok uç (ileri düzey) örneklerden bahsediyorum.
  2. Ya da birinci maddenin tam zıttı olup bomboş içerikler (tılsımlı kitap, kişisel gelişim adı altında pohpohlayıcı kitap vb. içerikler) yazarsanız yine iyi paralar kazanabilirsiniz.

Bu sadece kitaplar için geçerli değil. İçeriğin doğasında bu vardır. En çok parayı avam tabakaya hitap eden içerikler veya tam tersine üst düzey içerikler kazanır. Ortalama veya makul içerikler pek para kazandırmıyor maalesef.

Öyleyse Tanınan Bir Yazar Olmak için Çabalamanın Ne Anlamı var?

Anlamı şu:

Nasıl ki bir aşçı, yaptığı yemeğin tüketilmesini istiyorsa, içerik üreten kişiler de o içeriğin tüketilmesini isterler.

Özellikle ilk kitabını yazmak isteyenler için tanınma konusunun neden önemli olduğunu anlatmıştım. Çünkü tüketiciler daha çok bildiği markaları tüketmek ister ve bir kitabın yazarı (yazar ismi) aslında o kitabın markasıdır.

Bir kitleye sahip olmanın veya tanınmanın çok sayıda avantajı olabilir ama sırf şunu deneyim edinenler bile beni çok iyi anlayacaktır:

Tanınan bir yazar veya takipçileri olan biri olarak yayınevlerine başvurmak ile hiç tanınmayan bir yazar olarak başvurmak arasında çok fark oluyor. Dünyanın en güzel kitabını bile yazsanız, eğer tanınmayan bir yazarsanız, yayınevlerinin büyük ön yargılarıyla karşılaşabilirsiniz. Bu da sizin, henüz başlamadığınız bir yoldan geri dönmenize bile sebep olabilir. Motivasyonunuz bozulabilir veya bir türlü şans bulamayıp yılabilirsiniz.

Hadi hiç adı bilinmeyen bir yazar olarak ilk kitabınızı bastırmayı başardınız diyelim, bu defa da insanların hiç bilinmeyen bir yazarın kitabına şans verip okuma olasılığı düşük olabilir. Aslında çok başarılı bir kitap yazmış olmanıza rağmen, okurlar kitabınıza şans verip okumadığı için kötü bir yazar olduğunuzu düşünmeye (yanılmaya) başlayabilirsiniz.

Mutlaka böyle olur veya olacak demiyorum. Sadece Türkiye’deki okumayı seven insan sayısının azlığını düşünürsek, bu ihtimalleri hesaplamakta fayda var, diyorum.

O yüzden, henüz yazarlığı bir meslek haline getirmediyseniz ve buna karşılık yazar olmak istiyorsanız, önce blog yazarak başlayabilirsiniz. Bir blog, hayatınızı değiştirebilir.

Kim bilir, belki de bu yazıyı okuyan yazar adayları saatte 140 KM hıza ulaşabilen bir çita gibi hızla blog yazmaya başlar 🙂 Neden olmasın? Blog yazmaya başlamak sandığınız kadar meşakkatli bir iş değil. Sadece şu yazıyı takip ederek kendi bloğunuzu kolayca oluşturabilirsiniz: Blog açmak.

Eğer blog yazılarımız güzel dönüşümler sağlıyorsa şu an kitap yazmak için daha sağlam temeller üzerinde olmalıyız. Öyleyse tam olarak “şimdi” kitap yazabiliriz.  

ÖZETLEMEK GEREKİRSE

Yazarlık yaparak hayatımızı idame ettirme veya kitap yazma gibi amaçlarımız varsa ne derece başarılı olacağımızı ölçümlemenin en iyi yolu blog yazmak olacaktır. Blog yazarak isim bilinirliği yaratabilir, topluluk oluşturabilir ve gelir elde edebilirsiniz. Oluşturduğunuz topluluk bundan sonra yazılarınızla veya kitaplarınızla ilgilenen gönüllü insanlardan oluşacaktır. Dolayısıyla “kitap yazsam okuyan olur mu?” endişesinden kurtulabilirsiniz.

Bu Arada, Merak Ediyorum:

  1. Ücretsiz kitap hediye etsem okur musunuz?
  2. Kitabım D&R gibi yerlerde satılıyor olsa satın alır mısınız?
  3. Parti kursam oy verir misiniz?

İster bu 3 sorudan ilk 2’sine; isterseniz bu yazı hakkındaki genel düşüncelerinize yer verdiğiniz yorumlarınızı muhakkak bekliyorum. Yorumlarınız benim için ve diğer okuyucular için çok önemli.

145 Yorum
  1. slm blogunuzu yeni kesfettim ve yazılarınıza bayıldım acıkcası ve bu yazı da tam benlik olmaya aday bende yazmayı seviyorm hatta şiir kitabı yazsam nasıl olur acaba diye liseden beri düşünürdm fakat okunmaz diye hep erteledm.bu yazınızla beraber blog sahibi olmaya karar verdm fakat bir sorum olacak blog da paylaşılan yazıların ve şiirlerimizin çalınma ve baskaları tarafından yayınlanmaya karsı bir önlem var mı blogger da. yani bu bizimdir diye kanıtlayabilir miyiz. cevabınız için şimdiden tesekkürler

    1. İçeriği ilk yayınlayan sizseniz ve google’a ilk siz indeksletirseniz o yazı artık sizindir. Başkaları kopyalayıp yayınlasa bile google onlara itibar etmez ve arama sonuçlarında size öncelik verir. Tabi ki bu çalınmayacağı anlamına gelmez. İçerik yine çalınmış olur. Bunu engellemek neredeyse imkansızdır ama çalan kişiye Sinai ve fikri haklar mahkemesinden dava açacağınızı belirtirseniz ışık hızında kaldırır yayını 🙂 Benim tavsiyem içeriklerinizin kopyalanmasından endişelenmeyin. Benim makalelerim Türkiye’nin en büyük gazete yayın organları tarafından bile kendi bloglarına kopyalanabiliyor. Altında yazar olarak ismim geçiyor. Bu da bana marka bilinirliği sağlıyor. İsmim geçmese de zararı yok. İçeriğin gerçek sahibi ile ilgilenen kişi zaten ilk yayıncıya rahatlıkla ulaşabilir.

      1. cevabınız için teşekkür ederim gerçekten aydınlatıcı oldu benim için umarım bende bu işi başarabilirim sevgiyle kalın…

  2. Merhaba Hızlı Adam ve Topluluğu…

    Biliyorum network marketing sektörüne karşısınız, sizinle bu konuda mailleşmeler de olmuştu. Ancak yine de, geçmişte ve günümüzde yaşanan olumsuzluklardan ötürü bir karalama olduğundan dolayı elimden geldiğince bunu paylaşacağım.

    Bu konuda yazılarınız bana çok ilham veriyor. Her yazınız çok değerli gerçekten. Sadece içerisinde ilgilendiğim sektörü göremiyorum. Şimdi bu yazıya istinaden aklıma gelenleri paylaşayım. Öncelikle halk oylamasına cevap vereyim 🙂

    Ücretsiz kitap hediye etsem okur musunuz? (evet)
    Kitabım D&R gibi yerlerde satılıyor olsa satın alır mısınız? (bedavadan almadıysam alırdım tabi)
    Parti kursam oy verir misiniz? (o anki rakipleriniz şimdikiler olsaydı, size verirdim)

    Topluluk oluşturmayı başarabilirsek ilk kitabımızı satın almak isteyecek bir miktar gönüllüye ulaşmış oluruz. Kitap sadece bir kereye veya her kitap başına size gelir elde ettirir. Bunu kitap veya blogdan ziyade doğru network marketing ile birleştirirseniz; kendinize hem kariyer, hem kitaptan veya kitaptan oluşan bir topluluk, hem bunlardan ötürü oluşan bir güven, hem de bu topluluğa bu manevi faydalar haricinde maddi gelir de sağlayabilirsiniz. kendi gelirinizi zaten söylemeye gerek yok…

    Hiçbir maddi karşılık beklemeden, birçok insanın gelir potansiyeline olumlu etki edecek benzersiz makaleler paylaşmış olabilirsiniz. Ancak bu makaleler sayesinde hem okuyanları hem de sizi maddi ve manevi değerlendirecek bir çalışma yapabilirsiniz. Bunu yapabilmeniz için doğru network marketing firmasını benimsemeniz gerekli. Blogda veya kitaplarınızda paylaştıklarınız tamamen ücretsiz olarak insanlara faydalı olmaya çalışırsınız. Ama bir yere kadar. Uygulama konusu kişinin elindedir. Bu paylaşımlar sayesinde kişiye motivasyon ve verdiğiniz gaz ile, kişinin kendisine doğruyu göstermek ve o kişiye gelir elde ettirmeniz mümkündür ve tabii ki size de…

    Kendinizi kopyalamanın, klasik sektörde, bazı zamanlarda veya bazı yerlerde, size zarar verdiğini veya ayağını kaydırma eyleminin gerçekleştirdiğini hepimiz biliyoruz. Network marketing zaten kendini kopyalama işidir. Ancak doğru firma olması gerekli. Doğru firmanın network marketing işleyişi adaletli ve şeffaf olarak çalışır. Kendinizi kopyalama ile maddi ve manevi değeriniz yükseldikçe bu yaşam tarzınız başkalarına yine aynı şekilde maddi ve manevi olarak değer katacaktır. Sonrasında bloğumu veya yazımı bu kadar kişi okudu, yorum yaptı ile yetinmeyip, sizin fabrikanıza ortak olanların mutluluğunu da paylaşmış olacaksınız ve bu sürekli değerli bir şekilde artacağını göreceksiniz…

    1. Ben network marketingi hangi firma çatısı altında olursa olsun doğru bulmuyorum. Her şeyden önce etik de bulmuyorum. Bunun sebeplerini yeniden tartışmaya açmayacağım ancak yorumunuzu onayladım. İlgilenmek isteyenlere de saygı duyarım.

  3. Merhabalar, bolğunuzun konsepti bana tam olarak uymasa da (pazarlama , iletişim vs.) yazılarınızı okuyunca oldukça samimi ve umut verici buldum.Yazma serüveniniz, blog serüveniniz bana ilham verdi.Ben de iki yıldır blog yazıyorum (bence özgün yazılar, okuyan nadir bir kitle var, onlara göre de özgün) fakat, okuyucuya ulaşması konusunda umutsuzluğa düştüğüm, hevesimin kırıldığı çok zamanlar oluyor.Para kazanma amaçlı kurmadım bloğu ki kurduktan sonra bu işten para kazanılabileceğini öğrendim.İsteğim daha fazla kişiye ulaşmak ve insanların beğenmesi.Sırf bloğumu tanıtmak için facebook sayfası açtım ki o da çok etkili olmadı.Neyse uzar gider bu diyalog…Başarılarınızın devamını dilerim.

    1. Deneyiminizi ve blog sitem hakkındaki yorumlarınızı paylaştığınız için teşekkür ederim. Umarım bloğunuzu hedeflediğiniz yerlerde görürüz. İyi bloglar

  4. D&R gibi TEKELCİLİĞE karşıyım neden gidip öyle yerden alayım ki, küçük bir kitapçı yada Kırtasiyede varsa oradan alırım.Orta ve küçük esnaf da para kazansın. Bunlarda da yoksa internetten daha ucuza alırım zaten. Ayrıca Şunuda biliyorum D&R gibi Tekeller aldıkları kitapların parasını 18 ay sonraya ÇEK vererek ödüyorlar.
    Son zamanlarda teknolojiden dolayı pek kitap okumuyorum ama tekrardan başlamam gerektiğiniz farkındayım.
    Siyaset ise ŞEYTAN işi bir iştir o yüzden sizinde uzak durmanızı tavsiye ederim.

  5. Yazınızı ilgiyle okudum.Ben de şu sıralar kitap yazmaya çalışan ama yazmaya bir ara verip kişisel blog açan bir kişiyim.O nedenle yazdıklarınız ve yaşadıklarınız umut verici benim gözümde.Belirli bir konu üzerinde yazmaya devam etmek daha iyi sonuç veriyor anladığım kadarıyla.Bu arada sorunuza gelince ; kitap çıkarsanız evet alıp oluyabilirim neden olmasın 🙂

  6. 1. okurum.
    2.alabilirim (internet tercihimdir)
    3. oy vermeyi hiç sevmedim 🙂

    emeğiniz için teşekkürler, başarılarınızın devamını dilerim.

  7. Yaklaşık yirmi gün önce eski bir alışkanlığım (çokta iddialı olmayan) blogculuğa yeniden dönüş yaptım. Ben de kitap yazma heveslisi biriyim. Lakin benim formatım roman üzerine ve takdir edersiniz ki sizin kitap gibi alınıp site yapılacak bir kapsamı yok. Yani basılı olması şart. Tabi acelesi de yok. Blogun ise bana faydası kendime kısa vadeli hedef olarak koyduğum günlük 500 kelimeyi kısa zamanda 750 kelime yazmayla revize etmek oldu. Sadece bloga değil, not defterime, bilgisayara yazdıklarımı da eklersek 1500 kelimeye yaklaşıyor günlük. Bu da roman için gereken antrenmanı da sağlamış oluyor. Yani blog herkese lazım sizin de katılacağınız gibi:)
    Benim size sormak istediğim soru işe şu: WordPress kullanıyorum orta-alt düzeyde seo bilgim var (Yoastı kullanabilecek kadar) yazıların tamamı özgün ve en kısası 500 600 kelime. Fakat google’den henüz yeterli geri dönüş alamadım. ayrıca blog için zorunlu olan sabit takipçi sayım da yetersiz. Henüz çok yeni olduğunun farkındayım ama, insan emeklerinin geri dönüşü olsun istiyor bir yerde. Bu süre tahmini olarak ne kadar sürer? Yani 500-600 kişilik sabit bir takipçi sayısına ulaşmak?
    Teşekkür ederim.

    1. Merhaba, bunu süre ile tahmin etmek zor ama bazen bir içeriğiniz size sürpriz yapar ve çok aranan bir anahtar kelimede en üst sıralarda yer alır. O zaman günlük ziyaretçinizin 2’ye ya da 3’e katlandığını görebilirsiniz. Trend konuları, aranan anahtar kelimeleri araştırın ve %100 özgün içerikler üretmeye devam edin. Bu arada şunu söylemek mümkün: Genellikle bloglar 1. yılını doldurduklarında daha iyi sıralama almaya başlıyorlar (genellikle) Her zaman böyle olacak diye bir kural yok tabi. İyi bloglar

  8. Keyifli ve bilgi verici bir yazı olmuş, teşekkürler 🙂

    Hediye kitaplara bayılırım, kitabınızı da alırım ama bu devirde parti kurarsanız tüm sempatinizi kaybedebilirsiniz 🙂

    Başarılarınızın devamı dileğiyle…

  9. mrb öcelikle şunu söylemek istiyorum ben cok zor beğenen bir insanım, okuduğum kitaplar ya cok ozel yazarların kaleminden çıkacak yada çok ilginç olacakki ben okuyayım, blog yazılarında ise normalde okumaya başlayınca pek ilgimi çekmez başlangıcta ve hemen kapatırım sayfayı ama bu yazıda bi farklılık var ve hepsini harfi harfine dikkatlice okudum bende uzun zamandır kitap yazmayı düşünüyordum ama sadece bana özel, parça parça bir çok yerde bir çok deftere yazılar yazzdım ama tekrar söylemekte fayda var (bana özel ) bi hobi gibi düşünün 🙂 ne senaryolar yazdım ne şiirler ama başkalarının yazılarını okumak pek ilgimi çekmiyor, ama dedigim gibi bunu dikkatlice sununa kadar okudum siz işinizde iyisiniz kitabınız çıktıgında;ki belki çıkmıştır bana mail den yazın size söz satın alacagım kitabınızı eminim kitabınızıda çok iyi yazmışsınızdır .gelelim sorularınıza .tabiki okurum hediye kitabı ve satında alırım partıye gelecek olursak hiç bulaşmayın derim siyaset kötü ve yalanlarla doludur yukrda ARDA beyinde dediği gibi (tüm sempatinizi kaybedersiniz) iyi günler ve başarılar

    1. Merhaba, güzel yorumunuz için ne kadar teşekkür etsem azdır. Gerçekten motive edici. Yazdığım bir kitabım var ancak taslak şeklinde. Yayınlasam mı yayınlamasam mı diye kararsız kalıyorum. İlk kitabımı henüz yayınlamadan, yalnızca bir deneyim olarak tutabilirim. Asıl konusuna güvendiğim kitabımı ise henüz yazmadım. Neden yazmadığımın birçok bahanesi var ama elbet birgün yazacağım 🙂 Parti konusuna gelince, onu tamamen yazıya renk katmak için yazdım. Gerçekten siyasetten nefret ederim.

  10. merhaba süper güçlü karaktere sahip ve bolca şanslı bir insansınız yazılarınıza bayıldım … kitap yazarsanız kaç para olursa olsun mutlaka alır okurum .. emeğinize sağlık başarılarınızın devamını dilerim

  11. Mükemmel anlatım olmuş. sayfa çeviri gibi blogunu iştahla okuduğum tek insansınız.

    1: Elbette okurum.
    2: Maddiyatım elverdiği sürece evet!
    3: Anarşistim

    1. Yorumunuz çok motive edici. Teşekkür ederim. Yazdığım bir kitap vardı ama en iyi ihtimalle üniversite öğrencilerine hitap eder. O yüzden, bu kitabı bastırmayacağım. Yeni kitap yazmaya başlıyorum.

  12. İnsanların içindeki ukteleri açığa çıkaracak bi yazarsınız şuan okuduklarıma bakılırsa teşekkür ederim.
    1.Her insanın okumaya ihtıyacı var tabıki okurum
    2.öğrenciyim param olursa neden olmasın
    3.Birakın siyasetı siyasetçiler yapsınlar yada yaptıklarını zannetsinler hiç işiniz olmasın mesleğiniz mükemmel herşeyiyle ilimi içerdiği için saygı duyucu.

    1. Teşekkür ederim @Erkan. Siyaset gerçekten bana çok uzak bir saha zaten. Partisiz ve herhangi bir “…izm” sahibi olmayan biriyim 😉

  13. Bir otobüs yolculuğu esnasında kulağımda kulaklık mabel matiz dinlerken nasıl kitap yazılır konu başlığına girdim ve senin yazınla karşılaştım.. Yazdıkların ilginç geldi, ilginç derken ufak bir blog yazılarından başlayarak şuan ki konumuna gelmen şaşırttı. Belki bende bir gün blog yazmaya karar veririm. Yazı yazmayı, insanlara birşeyler anlatmayı çok istiyorum. Şuan bunun için çok erken, biraz daha kendimi bu konusa geliştirmem lazım. Bu esnada da seni yani yazılarını takip etmeye devam edeceğim. Görüşmek üzere..

  14. Değerli üstadım, herşeyden önce yaptığınız işi sevmeyi bilmek gerekirmiş, bunu şimdi daha iyi anladım. Bugün bende bir yazmak için kendimi bir serüvene attım. Sizinle tanışmak fikir alışverişinde bulunmak beni mutlu eder. Umarım mail adresime dönüşünüz olur…

  15. Merhabalar sayfanizi faydalı buldum,ben bir kitap kurduyum, hediye kitabınızı istiyorum, ayrıca satinda alırım…

  16. güzel ve faydalı bilgiler ancak bloglara yorum yazmak vakit alan zahmetli bir iş… kaldı ki kitap yazmak çok çok daha zahmetli ve vakit alan bir şey…

  17. Henüz yeni tanıdım sizi fakat kitabınızı okumak çok isterim,ayrıca hediye ise bayıla bayıla alırım:))

  18. Sizin gittiğinizin tam tersi bir yolda gitmiş biri olarak düşüncelerimi paylaşayım ben de.

    Ben önce kitabımı bastırıp sonra blog açtım 🙂

    Kitabımı kendim bastırdığım için özgürlüğümden taviz vermemiş oldum ve bu açıdan çok mutluyum ancak dağıtım ve reklam konusunda çok sıkıntı var tabi ki.

    Kitabı, kitabevlerinde bulmak imkansız, tanıtım işi de siz ne yaparsanız o. Ancak insanın kendi kitabının her şeyiyle yine kendisinin uğraşması da ayrı bir zevk. Çünkü sizden başka kimse sizin gösterdiğiniz özeni göstermiyor. ( İlk kitabımla ilgili yine yayınevlerine başuruda bulunuyorum tabi ancak çok da bir ümidim yok. )

    İnceleme yazdığım iki dergiyi ve yayınevlerini kovalamayı bıraktıktan sonra bir blog açıp yazmaya başladım ve bu kararımdan son derece mutluyum. Hiç bir kısıtlama ve yanlışa maruz kalmadan istediğim gibi yazabiliyorum.

    İkinci bir kitap üzerinde de çalışıyorum tabi ufaktan ama hayalim kitabımı yine kendim yayımlamam.

    Bence önemli olan öncelikle eseri değil onun arkasındaki ismi insanlara kabul ettirmek. Yani “… kitap çok iyi” denmesindense ” Barlas Omay’ın elinden boş iş çıkmaz.” denmesini tercih ederim. İnsanlara bir katkıda bulunmak için önce bunu başarmam lazım diye düşünüyorum.

    Bu sebeple blog’umun olmasına karar verdim ve çok mutluyum.

    İnşallah sizin yazdığınız kitabı okumak da nasip olur Bünyamin Bey.

    İnanın, birisinin kitabını okuyup ” Acayip beğendim, emeğinize sağlık, yeni kitap yazacaksınız değil mi ?” diye mesaj atması kadar güzel bir şey yok 🙂

    1. Deneyiminizi paylaştığınız için teşekkür ederim. Ben gitgide artan iş yoğumluğumdan dolayı artık neredeyse blog bile yazamıyorum. Şu süreci bir atlatayım, kitabıma devam edeceğim. Pazarlama süreçleri tümüyle sizdeyse, blog sitemde işinize yarayacak birçok deneyimimi naçizane paylaştım. Kurcalamanızı öneririm.

  19. Her gün binlerce blog açılıyor ama bunlardan belki bir tanesi bile gelir kazanmıyor. İllaki para harcamak gerekiyor ki para kazandırsın. Reklam falan vermek lazım diye düşünüyorum

  20. Çok iyi hocam vallahi. Sorunuza gelecek olursak.
    Ücretsiz kitap hediye etsem okur musunuz?
    Okurum 🙂
    Kitabım D&R gibi yerlerde satılıyor olsa satın alır mısınız?
    Genelde oradan alıyorum zaten 🙂
    Parti kursam oy verir misini
    Oy konusuna hiç girmeyelim 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yeni yorumları e-posta aracılığıyla bana bildir. Ayrıca yorum yapmadan da abone olabilirsiniz.

Back To Top