skip to Main Content

Müşteriye İkinci Ürünü Nasıl Satarım?

NOT: Bu yazıda yer yer, kötü niyetli dilencilerden bahsedilmektedir. Gerçek ihtiyaç sahibi dilenciler tenzih edilerek yazılmıştır.

Şu an benzersiz bir yazıyı okumak üzeresiniz. Bu yazıdaki satış tekniğini diğer metinlerden farklı kılan en önemli unsur, bizzat dilencileri gözlemleyerek yazılmış olmasıdır. Biz satış uzmanları asla dilenci değiliz. Peki dilencilerin çok iyi birer satış uzmanı olduğunu biliyor muydunuz?

satış yapmak

Öncelikle Dilenmek İle Satış Yapmak Arasındaki Farkı İdrak Etmeliyiz

Eskiden dilenciler dua karşılığında sizden para istiyordu. Şimdilerde ise mendil satmak, baskül başında beklemek ve benzeri hizmetler sunmak şeklinde gözlemliyoruz. Neden? Çünkü dilenciler eski inandırıcılığını kaybetti. Artık inovasyonel dilencilik (yenilikçi dilenme metodları) akımı başladı.

Mendil Satmak Dilencilik midir?

“Abi/Abla bir mendil alır mısın?” şeklinde acıklı bir yüz ifadesiyle teklif edilerek, yani duygu sömürüsü yapılarak sunulan her ürün dilenciliğin kılıf giydirilmiş halidir. Hatta bu tip dilenme şeklini perakende satıştan ayıran en önemli unsur: ücret olarak “ne verirsen kafi” anlayışıdır. Dilenciler sattığı ürüne değer biçmez. Öte yandan satış danışmanları sattığı ürünün değerini bilir ve belirlenmiş bir piyasa fiyatı sunar. Satış danışmanları satmakla sorumlu olduğu ürünü duygu sömürüsü yöntemiyle satmaz, bir ihtiyacı giderme politikasıyla satar. Satış danışmanından ürün alan müşteri, ihtiyacını gidermiştir ve eğer iyi bir satış danışmanından hizmet almışsa doğru ürünü satınalmış demektir. Yani satış danışmanlığı ihtiyaç gidermeye yönelik onurlu bir meslektir.

Müşteriye İkinci Ürünü Satmak İçin Dilenciden Feyz Almak

Başlık olarak biraz ilginç durduğunun farkındayım. Bildiğiniz gibi satış için “ikna” yeteneğiniz büyük önem arz eder. Peki eski inandırıcılığını kaybetmiş dilenciler halen daha bizlerin cebindeki parayı nasıl alıyor diye düşündünüz mü hiç? Şüphesiz onlar birer ikna uzmanıdır.

Başta İstanbul olmak üzere, büyük şehirlerde yaşayanlar daha iyi bilir; işlek noktalarda karşımıza çıkan dilenciler en başta bir ürünü almamızı ve kendisine bu şekilde yardımcı olmamızı ister. Hiç duymamazlıktan gelip yolumuza devam ettiğimizde o kişi için en ufak bir fedakarlığı dahi reddettiğimizi sergilemiş oluruz. Eğer durur ve bir an olsun bizden istenen şeye kulak verirsek aslında çok fedakar biri olduğumuzu farketmiş oluruz. Nasıl mı?

“Abi bir mendil alır mısın?” ricasına karşılık mendili alır veya hiç almadan bir miktar para yardımında bulunuruz. Bu durumda artık dilenci ile aramızda bir diyalog geçmiştir veya alışveriş gerçekleşmiştir. Dilenci hemen ikinci ricasını yapar. “Abi sigaran varsa 1 tane verir misin?” Bazen hiç durmayacak kadar cimri olabilen bizler, paranın yanında bir de sıgara ikram ederiz.

Tren durakları yakınında bekleyen, otobüs terminallerine yakın noktalarda konuşlanmış, memleketine dönmeye çalışan fakat hiç parası olmayan insanlarla karşılaştınız mı? Yolunuzu bir selam ile veya rica seslenişiyle keserler.

-Selamunaleykum/Pardon bakar mısın kardeş. Beni lütfen yanlış anlama, memleketten geldim, burada iş bulamadım ve geri dönmek istiyorum. Bilet alacak param yok, bana yardımcı olur musun? Memlekette eşim ve çocuklarım beni bekliyor…

Böyle bir rica ile ilk kez karşılaşıyorsanız ağlayasınız gelebilir. Çok duygulanıp maddi yardımda bulunabilirsiniz. Tabi benim gibi bu senaryoyla defalarca karşılaşmadıysanız. İkna profesyoneli olan bu tip dilenciler büyük oynuyordur. Hiç tanımadığınız birine otobüs bileti parası verecek kadar fedakar olduğunuzu o an öğrenebilirsiniz mesela.

-Peki kardeşim, ne kadar para lazım memleketine dönebilmen için?
-Burdan, x noktaya gidiş için otobüs bileti 45 TL istiyorlar abi.
-Peki. Al sana 45 TL. Çocuklarını gözlerinden öp benim için.
-Çok sağol abi… Abi! afbuyur ama benim karnım çok aç. Bozuk paran varsa şuradan iki simit alayım, memlekete kadar idare eder beni.
-Al kardeşim (Varsa cebinizde metal paralar onları da verirsiniz)

Sizce de taktik çok net değil mi?

Öncelikle ilk ürün için dikkatinizi çekmeye çalışırlar. İyi niyetinizle durur ve ilk ürünle ilgilenirsiniz (otobüs bileti veya mendil)

Sonrasında ikinci ürün teklif edilir. (Simit veya sıgara)

Şimdi tam tersini hayal edelim. Sizden simit parası (1-2 TL) istemek için bir dakikanızı rica eden birine otobüs bileti parası verir miydiniz? Muhtemelen tepkiniz sert olur. “Kardeşim sen de yüz verdik astar istiyorsun” deme olasılığınız yüksektir. Fakat 45 TL vermişim 2 lira daha versem ne fark eder düşüncesi ile toplam 47 lira verebiliyoruz. Buna benzer şekilde mendil aldıktan sonra 1 adet sıgarayı da bahşiş niyetine gözden çıkarmak ekstradan iyilik bile sayılmaz.

İşte Dilenciden Öğrenilmesi Gereken Sihirli Satış Hamlesi Tam da Bu Sıralamada Gizli

Öncelikle ilk ürünün ana ürün olması gerektiği konusunda hemfikir olduğumuza inanıyorum. Ana üründen kastım, asıl ihtiyaç duyulan ilk ürün, ihtiyacın çıkış noktası olan üründür. Örnek:

Eğer bilgisayar satıyorsanız binlerce lira ödemeyi kabul etmiş bir müşteriye yanında bilgisayar çantası satmanız oldukça kolaydır. Müşteriniz yüklü bir bedel ödemeyi kabul etmiştir ve ödediği bedelin yanında bir çanta parası artık gözüne gelmeyecektir. Daha da önemlisi çantayı teklif edebilmenizdir. Sizden bilgisayar almamış birine alenen çanta almasını teklif edemezsiniz. Henüz bir bilgisayarı olup olmadığını dahi bilmiyorsunuzdur.  Diğer yandan, sadece bilgisayar çantası almak için sizden bilgi alan müşteriye “gel sana bir de bilgisayar verelim” diyebilir misiniz? Fakat flash bellek, cd çantası gibi ana ürüne destek olabilecek ek ürünler teklif edebilirsiniz. Bu teklifleri atlamayın. Bir ürün satmak tam olarak başarı sayılmaz. Çünkü hali hazırda ihtiyaç duyan biriyle muhatapsınız. Cd çantası da bir ihtiyaçtır ama siz hatırlatmazsanız müşteriniz başka bir mağazadayken hatırlayabilir.

Dilenciler karşısında nasıl fedakar olduğunuzu hatırlayın. Bu örneklerden çıkarılabilecek diğer bir ders ise: herhangi bir sebeple aksiyon aldığımızda artık o eyleme destek olabilecek ikinci, üçüncü eylemler için de otomatik koşullanan birer gönüllüye dönüşüyor olmamızdır. Yani bir otomobil hakkında bilgi almak üzere form doldurursanız yarın o otomobili test etmek için şubeye gitme olasılığınız, hiç form doldurmamış birine göre çok daha yüksektir. Basit bir bilgi formu bile müşteriyi ilgili nesneye karşı harekete geçirmeye yeter. Çünkü o ürün için bir işlem yapılmıştır ve araştırmanın devamı yapılmayacaksa ilk yapılan işlem de anlamsız kalacaktır. Tıpkı mendil aldığınız dilenciye yanında sıgara ikram etmeniz gibi. O kadar dinleyip, para ödemişsiniz; bir sıgarayı esirgeyecek haliniz yok ya? Bir iyilik yapmış bulundunuz. İkinci ricaya karşılık bir iyilik daha yapmazsanız ilk yaptığınız iyilik bile değerini yitirecek gibi olur.

ÖZETLE:

İnsanları ikna yolunda koşullandıran iki ana unsur vardır.

>Birincisi, herhangi bir sebeple fiilen bir iş yapmak (zaman ayırmak,  dinlemek, form doldurmak veya ilk iş olarak satın almak)

>İkincisi ise, ilk yapılan işi daha anlamlı kılabilmek  (tamamına erdirmek) için ek bir eylem daha yapmak.

İşte uzmanlık (ikna-satış yeteneği) tam da bu noktada ön plana çıkar. Müşterinizle olan görüşmenizi iyi yönetmek, sıralamayı doğru yapmak ve ikinci ürünü teklif etmekten çekinmemek.

Hepsi bu. Şimdi müşterilerimizin psikolojisini daha iyi biliyoruz.

Yazımı buraya kadar sabırla okuduğunuza göre artık sizden bir yorum yapmanızı rica edebilirim değil mi? O kadar vakit ayırdınız, bir yoruma 30 saniye daha ayırabileceğinizi düşünüyorum. Çünkü yorumlarınız benim için önemli. (Hadi bu da benim ikna testim olsun) 🙂

79 Yorum
  1. Dilenciligi farklı bir bakış açısı ile ele alınmış. Tespitler çok güzel. Dilenciligin satış stratejisi olarak kullanım fikri çok güzel olmuş.

  2. Beni ikna ettiniz yani o kadar emek çekip bir yazı yazılmış ve sonuna kadar okunduysa eğer bir yorumu hak ediyor değil mi? Güzel yazı olmuş, yerinde ve günlük hayattan benim de karşıma çıkan örnekler olunca yazı daha fazla ilgimi çekti. Ama artık ‘pardon bir şey söyleyeceğim’ diyen birisine baştan tepki koyuyorum vaktim yok diyerek geçiştiriyorum. Oysaki burdaki yazı gibi bana faydası olan bir olayla karşılaşmış olsaydım, o adamı sonuna kadar dinler ve inansaydım yardım ederdim. Bazı bloglar da aynı sistemi uygulamakta ve faydasını görmekte. Örneğin bir blogda 5 dakika geçirince veya belli yazılarını sonuna kadar okuyabildiysek eğer ,o blogdan ya da siteden hoşlandık ve bize faydası oldu demektir. Bunu gören site sahibi de doğal olarak ‘Bir Like’ı hakettik sanırım!!!’ gibi bir ibareyle müşteriye yaklaşmakta. sonuç %50 başarı. Elinize sağlık güzel yazı.

    1. Bn bir bayan kuaforuyum simdi musteriye bakim urun vs gibi seyler satarken kendimi acindirayimmi yani yoksa bu herneslekte uygulanamaz bnce

      1. Bu makalede kendinizi acındırmanız gerektiği yazmıyor. Hiçbir makalemde satış yapmak için kendinizi acındırmanızı tavsiye etmedim. Açıkçası sinirleniyorum da böyle yorumlara!

  3. Basit,bir o kadar da etkili bilinen bir yöntemi kaleme almışsınız Bünyamin bey. Yazının içeriği gayet güzel kompozisyon edilmiş,özellikle son cümleyi okuduktan sonra yorum yazmamak ne mümkün 🙂
    Satış için ihtiyaç kadar önemli olan duygulardır.Bazen duygu sattırır ürünü.
    Bu sebeple yazdıklarınıza katılıyor ve bir ilave yapmak istiyorum.
    Trafik ışıklarında,parklarda ve sağlı sollu cafelerin bulunduğu caddelerde kırmızı gülller yok satıyor.

    1. Ek bilgilendirme için teşekkür ederim Mehmet bey.

      Kırmızı gül ve lokasyon ilişkisi, doğru hedefleme ile gelen başarıyı da özetliyor olmalı. Aslında bundan bana bir makale çıkar 🙂 Bu konuyu da düşüneceğim

  4. Merhaba Bünyamin Bey,

    Yine güzel ve ilgi çekici bir yazı olmuş.. Severek okudum… Yeni yazılarınızı merakla bekliyor olacağım 🙂

    İyi günler

    1. Beğenerek okuyacağınız makaleler yazabilmek için uzun süre gözlemleyip bir gecede yazıyorum. En kısa zamanda yeni makalelerde görüşmek dileğiyle Sevda hanım.

  5. Bence çok akıllıca benim kafama yattı.belki bu önerilerini daha önceden bilinçsizce yapmış olabilirim ama bu makaleyi okuduktan sonra artık bilinçli bir şekilde uygulayacağım.ellerine sağlık çok çok teşekkür ederim.aynı frekansta yazılarının devamını bekliyorum.

    1. Merhaba Aydın Atasoy;

      Son zamanlarda biraz genel kültür kokulu paylaşımlarımla içerik kalitesinden taviz verdiğimi biliyorum. Bundan sonraki paylaşımlarım tıpkı eskisi gibi ve bu makalede olduğu gibi şaşırtıcı, tam özgün, uzun uzuna yazılmış, fayda odaklı makaleler olacaktır. Belki ayda bir belki 10 günde bir kez yazacağım. Okurken keyif almanız benim için önemli

  6. elinize sağlık,güzel tespitlerle güzel birmakale olmuş,yararı çok olacak aydınlattıgınız için teşekkürler..

  7. Eğer bu fikir ve gözlem aklınıza gelen orijinal bir düşünce ise sizi hakikaten takdir etmek gerekir; çünkü muhteşem bir gözlem. İnsanların (ben dahil) genelde “nasıl kurtulsam şundan?” dediğimiz dilencilerden bir satış dersi ve prensibi çıkarmak, gerçekten derin bir analiz ve ciddi bir zekâ düzeyi gerektirir. Bu değerli yazıya karşılık en az 100 yorumu hak ettiğiniz kanaatindeyim. Nice güzel yazılara…

    1. Meltem hanım merhaba;

      Motivasyonumu arttıran bu güzel yorumunuz için ne kadar teşekkür etsem azdır. Ben yıllardır dolandırıcılık ile satış uzmanlığı arasındaki benzerliği ve birbirinden ayıran o ince çizgiyi araştırıyorum. Araştırmalarımın asıl sebebi “pazarlamada kariyer yapmalı mıyım?” sorusuna kendimce cevap bulmaktı. Şimdilerde ise (son birkaç yıldır) kararımı çok net vermiş biri olarak gözlemler yapıyor, kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Dilencilerin hiçbir karşılık beklemeden insanlara gül ikram ederek karşı tarafın kendisini dinlemesini sağladığı yöntemleri Robert Cialdini’nin yazmış olduğu “İknanın Psikolojisi” isimli kitapta okumuştum. Bu makalede yazdığım 2. ürün satışı yöntemleri ise tamamen kendi gözlemlerimdir ve kesinlikle R.Cialdini’nin kitabından esinlenme değildir. Makaleyi yazmadan bir gün önce kadıköy rıhtım’da sahtekar bir ayakkabı boyacısını bir süre izledikten sonra yazma kararı aldım.

  8. merhabalae çok iyi bir yazı. ama daha sık yazmalısınız. hatta sadece yazsanız nasıl olur acaba.

    1. Metin bey daha sık yazmak istiyorum ama aileme ve çalışmakta olduğum kuruma da zaman ayırıyorum. “Sadece yazsanız” derken, diğer işimi bırakıp sadece blog yazarlığından hayatımı idame ettirsem nasıl oluru mu merak ediyorsunuz? Eğer buysa açıkçası düşünmüyor değilim 🙂

  9. 2014 yılındaki gibi benzersiz makalelerle geri dönmenize çok sevindim. Bir dönem yazılarınızın orjinallik düzeyi epey düşmüştü. Son iki makalenizden anlıyorum ki yine yeniden benzersiz makalelerle 2016’ya bomba gibi düşeceksiniz. Sizi takip ettiğim 3. yıl olacak. Tebrik ederim

  10. Bünyamin, sanırım şimdiye kadar okuduğum ve adeta gözümü bile kırpmadığım en güzel yazını bitirmiş bulunuyorum. Dilencilerin ne yazık ki ülkemizde yeteri kadar denetime tabi tutulamaması nedeniyle pazarlama alanına değen hatta değmeyi bırak direkt olarak temas eden bir yazı çıkmış ortaya. Krizi fırsata çevirmenin yollarından biri de bu olsa gerek. Bu arada yorum istemesen de yazacaktım ama sonundaki olayı özetleyen ve “Aha da budur anlattığım” diyen ilaven çok hoş.

    Not: Çay içecek miyiz bir ara 🙂

    1. Merhaba Çağrı; yorumlarını ve sohbetini benden eksik etme lütfen 🙂 Birgün muhakkak nezih bir ortamda çay içelim, muhabbetimiz artsın. Hatta sana babamın yazdığı bir eseri hediye etmek istiyorum bak 🙂

      Dostluğun hasret dağında biri var beklemekte,
      Gözleri ufka dikilmiş güneşi özlemekte
      Doğar mı acep eritmek için özlemi yürekte,
      Bilse ki gözcü bir ömür tüketmekte

      Daha ne yapayım Üstad ? 🙂

  11. Belirttiğiniz kitabı bende okumuş ve etkilenmiştim.Dilencilere daha farklı bir gözle bakmaya başlamıştım.
    İkinci ürün satışı ile ilgili düşünceniz çok güzel.
    Geçmişe doğru yaptığım alışverişlere baktığımda, satıcı faktörünün nekadar önemli olduğunu görüyorum.
    İkinci ürün satıcının satmayı istemesi veya istememesi(uğraşmaması) ile alakalı.
    İkinci ürün enfazla KDV kadar olmalı aksi takdirde ana üründende vazgeçebilir.

    1. Pilava giderken kaşıktan olmamak lazım diyorsunuz 🙂 Evet bahsettiğiniz risk herzaman var ama bazı ürünlerin yanına en az ana ürün kadar ücretli 2.bir ürün de verilebiliyor. Buradaki yöntem ise vade süresini uzatıp taksitleri birinci ürün için söylenen taksit rakamına yakın tutabilmek. 600 lira 3 taksit ürünün yanına 400 liralık ürün daha teklif edip 5 taksit şeklinde satmak mümkün. Kişi aylık ödeme gücünü baz alır. “Öyle de ayda 200 TL ödeyeceğim böylede”

  12. Bünyamin Bey yazınız çok etkili. Diğer yazılarnızıda okudum daha da ilginç analizler bekliyoruz sizden. Dilencilere karşı suizan ve hüsnizan içinde kalıyordum hep kendi kendime diyyordum hep “ya bunun ihtiyacı varsa veya beni dolandıryormu” düşüncesi arasındaydım hep. Tespitler güzel yazı güzel. Dilencilerle alakalı bir fıkrada anlatıyım bu arada. Dilencinin biri bir gün işlek caddelerin birinde dilencilik etmeye durmuş bir az vakit geçtikden sonra yanına bir adam gelmiş ve salatalık satmaya başlamış, akşam olupda hava kararınca toparlanmışlar, dilenci parasını saymış 100 TL salatalık satan adam saymış 50TL, dilenci ellerini havaya kaldırmış ” Ya Rabbi salatalık satma durumuna düşürme” diye dua etmiş :).
    Gene güzel yazılarnızda buluşmak dilegiyle…

  13. Blog yazarak para kazan şeklinde bir makaleyi okudum ve saplandım kaldım. Yaklaşık bir saattirli makalelerinizi okuyorum ve çok emek harcanmış,çok aydınlatıcı bilgiler var. Emeğinizi tebrik ediyorum.

    1. Böyle yorumlar aldıkça daha istekli yazıyorum. Bültene abone olup yeni makaleleri takip edebilirsiniz. Reklam içerikli makaleler için bildirim göndermiyorum. Daha sık görüşmek dileğiyle

  14. Bende bu mantıkta çalışmaktsyım gayet. Başarılı !!!
    Benim için en önemli unsur iki farklı ürün varsa o satışı en hızlı şekilde kapatmaktır yoksa düşüneyim der ve kaçar … Ve bidaha gelme ihtimali %30 buda benim tavsiyem hızlı adam

    1. 2 farklı ürün varsa satışı olabildiğince hızlı kapatmaya çalışmak, işi oldu bittiye getirmeye çalışmaktır. Bence 2 farklı ürün arasında müşteri için ağır basan şıkkı olabildiğince hızlı tespit etmek daha önemlidir. Müşteri kararsız kaldığı 2 seçenekten birini muhakkak (çok az da olsa) daha fazla beğeniyordur. Müşteri tarafına geçer ve onun beğendiği ürünü almasını tavsiye ederseniz diğer şık yok olur gider. Satışı kapatmak kolaylaşır.

  15. Yakın bir süre sonra bir mağazada satış danışmanı pozisyonunda çalışacağım bu yazınızın bana çok faydası olabileceğini düşünüp sabırla okudum aldığım her bilgi bana avantaj olucak paylaşımınızdan dolayı çok teşekkürler 🙂

  16. Hocam, yaziniz için çok tesk ederim. Ben kayseri de yaşıyorum. Sizin o anlattığımız satış sonrasında ki diyalog aynen şöyle geçer.
    -gardasim o kadar para verdik bilgisayarı senden aldık. Sen bi dene çantayı esirgiyorsun. Öyle versen ne olur ki.????

    Teşekkürler

  17. yazınız beğenerek okudum. arada virgül atlamadım değil ama 🙂 teknik alanda satış temsilcisiyken satış müdürü oldum. satış ekibim ile bu makalenizi paylaşacağım. emeğinize sağlık.

  18. Güzel… Bağımlılık gibi bişey oldu. Artık kafayı seninle buluyorum. İşsizim uzun süredir umutlandığım birçok şey ellerimde soldu gitti. Özgüven eksikliği değersizlik olgularını yaşarken burada aşıladığın umut ve teknik bilginin bağımlısı oldum çıktım açıkcası. Kolay gelmesi dileği ile.

  19. Tespitleriniz çok yerinde, yazınızı da beğenerek okudum. Yazılarınız kesinlikle bir yorumu hak ediyor ama her nedense yorum yapmadan ayrılıyoruz. Ama bu makalede anlatılan bir yöntemin en sonunda bir örnekle desteklenmesi… (yazıdan sonra yorum isteği) yorum yapmaktan kendimi alamadım doğrusu. Oysa daha öncede bir çok yazınızı okumuş ama yorum yapmamıştım. Tebrik ediyorum

  20. Yaklaşık 6 yıldır, satış üzerine çalışan bir çağrı merkezini yönetiyorum. Birçok defa çalışanlarıma ikinci ürünü satmalarını tavsiye ettim. Fakat bunu nasıl yapmaları gerektiği konusunda eksik kaldığımı sizin makalenizde gördüm. Aydınlatıcı ve fikir verici bir yazı olmuş kelimelerinize sağlık. Bir sigara ve simitte bizden. 😀

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yeni yorumları e-posta aracılığıyla bana bildir. Ayrıca yorum yapmadan da abone olabilirsiniz.

Back To Top